Mitoloji, milletlerin kültür kodlarını içinde barındıran, geçmişteki deneyimlerinin sembolleştirilmiş şekliyle günümüze aktarılmasını sağlayan; söylenceleri konu edinen, milletlerin doğuşunu ve varoluşunu inceleyen, doğayı anlamlandırmada önemli bir boşluğu dolduran bilim dalıdır. Milletlerin gerçek ya da hayalî kahramanlarını, dinî inançlarını, dünyanın yaratılışına dair görüşlerini ve çok çeşitli kültürel sembolleri içeren, günümüze aktaran, yorumlayan efsanevî mitler bütünüdür. Genellikle güç ve iktidar odaklı olduğu için mitoloji, tanrıları, savaşçıları ve doğaüstü varlıkları merkezinde tutar.
Mitoloji gerçek değildir, ancak gerçeğin yansıması sayılabilir. Hâdiselerin simgelerle algılanabilmesini sağlar. Günümüze bilgi ve tecrübe aktarımıyla insanlık için oldukça önemli bir yer tutar. Öyle ki mitolojik bazı unsurlar bugün yaşayış biçimimize etki ederek hâlâ varlığını korumakta ve gündelik hayatımızın bir parçası hâlinde yaşamaktadır.
Bir topluluğa atfedilen ya da tüm insanlık için önem arz eden mitolojik olayların daha basit şekilde algılanabilmesine yardımcı olan edebî türler ise genellikle öyküler ve romanlardır. Başarılı bir kurgu ile yazılan edebî eserler, aydınlatıcı ve öğretici görevlerini lâyıkıyla yerine getirir. Yazar Alpaslan Hız’ın Cehennem Geçidi adlı eseri de bu özellikleri bünyesinde barındırmasıyla takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Alpaslan Hız, 1985 yılında Çorum’da dünyaya gelir. Yazarın çocukluğundan beri –özellikle fantastik ve bilim kurgu türü olmak üzere- kitaplarla iyi ilişkiler içerisinde olması, kendisinin de bu türde bir eser ortaya çıkarmasında önemli bir etken olmuştur. Cehennem Geçidi, Alpaslan Hız’ın ilk kitabıdır. Babil Mitolojisinden esinlenilerek kurgulanan kitap, akıcı üslûbuyla okuru tarihin derinliklerinde heyecanlı bir maceraya çıkarıyor.
Eserin başkahramanı Daniel, önce babasını, ardından annesini yitirdikten sonra ruhanî buhranlar içerisine girer, kendi içinde psikolojik bir savaş vermeye başlar. Uzun zaman boyunca gördüğü kâbuslar hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Derken rüyalarındaki, “Uyan!” komutu ile deyim yerindeyse uyandırılır. Karşısına çıkan bazı varlıklar onu, aslında başka biri olduğu, özel yeteneklere sahip bir soydan geldiği konusunda ikna etmeyi başarırlar. İki taraflı bir savaşta iyilerin yanında yer alan Daniel, sonradan ruhunu iblise kaptırsa da insana özgü intikam, merhamet, sevgi gibi hasletlerin yardımıyla tarafını yeniden seçer.
Roman, karakterlerin çeşitli ırklardan oluşturulmasıyla genellikle kozmopolit bir yapı sergilemektedir. Kötülere karşı iyilerin oluşturduğu “Kardeşlik” adlı yapı da kozmopolitliğin en güçlü göstergelerinden biridir. Hangi grubun iyi hangi grubun kötü olduğu meselesi bir yana, doğanın denge kuralı ve iyilerle kötüler arasında süregelen savaş, dünyada binlerce yıldır devam eden kavgayı simgeler. İnsanların kendilerine sahte tanrılar yaratması veya sahte tanrıların kendilerini insanlara gerçek gibi anlatması da bu kavganın içindeki paradokslardır. Romanda temas edilen çeşitli doğaüstü güçlere mâlik varlıklar, dünyadaki güç sahibi ülkeler olarak algılanabilir. Yine romanın genelinde karşımıza çıkan “tapınak” figürü de bazı güçlerin dünyayı yönetme misyonuna bir gönderme olarak anlaşılabilir.
Eserde, Babil Mitolojisinden faydalanılsa da çeşitli kültürel unsurlarla karşılaşmak da mümkündür. Meselâ Daniel’in doğaüstü gücünü kullandıktan sonra yorgun düşüp bayılması, bazen günlerce kendine gelememesi ve kötü ruhla birleştiğinde onunla savaşarak yaman bir mücadele vermesi şamanik kültürün izleri olarak algılanabilir. Daha realist bakmak gerekirse, yine Daniel’in bütünleştiği kötü ruhla giriştiği mücadele, kendi içindeki iç hesaplaşması olarak da açıklanabilir. Daniel’in burada kimi zaman kontrolünü kaybettiği, direncini yitirdiği görülür. Bu durum da insanın karşısına çıkan engellere karşı verdiği uğraşı simgeler.
İnsan psikolojisinin yansımalarını kâğıda aksettirmek gibi zor bir işi yazar, akıcılığa zarar vermeden hâlledebilmiştir. Bu durum, eserin değerli taraflarından biri olarak karşımıza çıkar. İnsanın bazen istemeden de olsa sevdiklerine zarar verebildiği ve yanlış olduğunu bildiği hâlde hatasında ısrar etme ya da bu gidişe engel olamama gerçeği romanda işlenen konulardandır. Yine sevdiklerine zarar vermemek için gücünü kullanmamaya özen göstermek ve her şartta aileye olan sadakat bağı da romanda temas edilen insanî davranışlardan bazılarıdır.
Eserde, bir amaca yürürken sahip olunması gereken olguların neredeyse tamamı ile karşılaşmak mümkündür. Azim, inanç, fedakârlık ve sabır, mücadele denilince akla ilk gelecek kavramlardandır. Romanda bu kavramların da gayet yerinde kullanıldığını söyleyebiliriz. Öte yandan, varlıkların birbirleriyle ilişkilerinin, anlık davranışlarının ve ruhî geçişlerinin iyi aksettirildiğini de belirtelim.
Okurlar, romanın daha ilk sayfalarında yazarın ince mizah yeteneği ile de karşılaşacaklardır. Henüz doğaüstü yeteneğinin farkında olmayan “Ateş Cambazı” Daniel’in, uyandırılacağı sıralarda yoluna çıkanlar tarafından “Hey dostum ateşin var mı acaba?” (s.16) sorusuna maruz kalması, yazarın mizah yeteneğini gösteren bir işaret olarak yorumlanabilir.
Cehennem Geçidi ile yazar, mitolojiden esinlenerek, insana ve insanlığa dair birçok özelliğe değinerek âdeta hayatı anlatıyor. İyi ile kötü ya da aydınlık ile karanlık arasındaki bitmek bilmeyen mücadeleyi ana eksenine alarak yüzlerce yıllık bir tablo çiziyor. Alpaslan Hız’ın geniş hayâl gücü ile birçok olayı pek uzun sayılamayacak romana sığdırabilmesi önemli bir detaydır. Yazar, mitolojinin anlatmak istediklerini başarılı bir şekilde yansıtmaktadır. Romanı okurken zaman zaman ters köşe olmanız kaçınılmazdır.
Eserin, Türk edebiyatındaki fantastik kurgular arasında önemli bir yere sahip olacağı kanısındayım. Bu alanda yetersiz oluşumuz gerçeğini kabul ederek anılan kitapla önemli bir adım atıldığına inanıyorum. Sağlam bir kurgu ile vücuda getirilmiş eseri fantastik ve bilim kurgu türüne ilgisi olan herkese öneririm. Son cümlelerinden kitabın ikinci cildinin yolda olduğu anlaşılıyor. Yazarına teşekkür ediyor, ikinci cildi heyecanla bekliyorum.
Alpaslan HIZ, Cinius Yayınları, Birinci Baskı, 186 Sayfa, Nisan 2019, İstanbul, ISBN: 978-605-7640-33-8
Yazar: Ömer KARABAYIR