Knut Hamsun – Açlık

Bazı kitaplar vardır, kahramanla rahatlıkla aynı duygularda birleşirsiniz. Yazar, iç dünyasında verdiği mücadeleleri öyle ustalıkla aktarır ki; siz de onun dolaştığı sokaklarda dolaşır, aynı havayı solur, onunla mutlu olur ya da üzülürsünüz. Yine bazı kitaplar vardır ki, okur okumaz yakınlarınızla paylaşma ihtiyacı hissedersiniz: Şu anda benim yapmaya çalışacağım gibi… Tanıtımını yapacağım kitap, Norveç edebiyatının önemli isimlerinden olan Knut Hamsun’un yayınlanmış ilk eseri: “Açlık”.

1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyık görülen Hamsun’un siyasî düşüncelerine değinmeyi uygun bulmuyorum. Kendisinin Nazilere sempati besleyip beslemediği hususunun kesinliği bir yana, doğru ise bile ilgi alanımıza girmediğini düşünüyorum. Ancak iddialar doğru ise, Hamsun’un sempatisi üzerine Norveç halkının kendisine gösterdiği iddia edilen tepkilerin, Norveç’in gelişmişlik düzeyini gösteren harika bir örnek olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim. Zülfü Livaneli’nin, Vatan gazetesindeki 15.01.2012 tarihli yazısında aktardığına göre, Norveç halkının Hamsun’a tepkisi ne bir protesto ne bir yazı ne de bir saldırı şeklinde olmuştur. İnsanlar Hamsun’un evinin önüne onun kitaplarını bırakıp sessizce çekip gitmişlerdir.[1] Böyle bir edebî anlayışın ve medeniyetin hâkim olduğu ülkeden, Norveç’ten bir yazarın Nobel ödülüne değer görülmesi yazarın kıymetini gösteren bir kriter olarak dikkate alınmalıdır.

1859 yılında dünyaya gelen Hamsun, edebî yaşamında birçok zorlukla karşılaşmıştır. Herhangi bir eğitimi olmadığı hâlde, kendi imkânlarıyla kitaplar okuyarak kendisini geliştiren Hamsun’un, genç yaşında edebiyatla ilgili vermek istediği seminerlere yalnızca 6-7 kişi katılmıştır. Ölümü beklenen bir hastalıktan kurtulmuş, hayata tekrar sıkıca sarılmıştır. Okuduğu kitaplardan etkilenerek kendisi de kitap yazmaya karar vermiş, ancak kitapları basılmaya değer görülmemiştir. Şanssızlığı da hayli trajikomiktir. Yazarlık mesleğinde başarısını henüz kanıtlayamadığı dönemlerde çeşitli işlerde çalışmış, hayata tutunmayı başarmıştır. Zaten Hamsun’un ne kadar azimli bir insan olduğu eserinde de açıkça görülebilir. Her şeye rağmen Hamsun, 1920 yılında kazandığı Nobel Edebiyat ödülünden sonra, maddî anlamda rahata kavuşur, kariyerinde hızlı adımlarla ilerlemeye başlar.

Knut Hamsun’un dünyaca tanınmasını sağlayan en önemli eserlerinden biri Açlık’tır. Eserin bu denli önemli konuma yükselmesinin sebebi, oldukça gerçekçi olmasıdır. Zira yazar, Açlık ismini verdiği romanında gerçekten açlığı anlatmış, parasız kaldığı dönemlerde yaşadıklarını ustaca kâğıda dökmüştür. Kendisini anlattığı romanda, Hamsun’un karakter özelliklerini de açıkça kavramak mümkündür. Açlıkla boğuştuğu zamanlarda Tanrı’ya isyan hâli içerisinde olmasını acı bir biçimde yansıtmıştır. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen cömert bir karakter çizmesi ise oldukça ilginçtir. Kendisi de zor durumda olduğu hâlde, aynı durumda olan insanları gördüğünde –cebi boş olsa da- mutlaka eli cebine gider kahramanın. Hâlbuki öyle parasız ve öyle çaresizdir ki, satabileceği bir şeyi kalmadığında, en sonunda yeleğinin düğmelerini satmaya çalışır. Hatta bunu yapabileceğine yürekten inanır, satmaya götürürken çocuklar gibi sevinir.

Karnını doyurabilmesi, yazacağı üç beş makaleye bağlıdır. Ancak yaşadığı açlık yüzünden motivasyon sorunları yaşar. Hamsun’un, yazabilmek için ilham beklediği anları betimlediği bölümler, onun ne kadar güçlü bir kalem olduğunu kanıtlar niteliktedir: “…Fakat yazamıyordum bir türlü. Birkaç satırdan sonra ilham kesilmişti, aklım başka yerlerdeydi, belli bir noktaya toparlayamıyordum düşüncemi. Her şey bana tesir ediyor, dikkatimi dağıtıyor, gördüğüm her şey bende yeni izlenimler yaratıyordu. Kâğıda sinekler, sivrisinekler konuyor, beni rahatsız ediyorlardı. Uzaklaşmak için üzerlerine üflüyor, daha daha kuvvetle üflüyor, fakat hiçbir sonuç alamıyordum. Küçük canavarlar kıçüstü çöküyor, ağırlaşıyor, dayatıyorlar, incecik bacakları yamuklaşıyordu. Yerlerinden kımıldatmak mümkün olmuyordu. Tutunmak için muhakkak bir şey buluyor, tabanlarını ya bir virgüle ya da kâğıttaki bir pürüze dayıyor, bozulması olanaksız bir sessizlik içinde öylece duruyor, neden sonra canları isteyince kalkıp gidiyorlardı…” (s.23)

Kahramanın ahlâklı ve gururlu bir görüntü sergilemesi, romanda en çok göze çarpan hususlardandır. Onurlu ama kimi zaman onurunu ayaklar altına almak zorunda kalan bir kişilikle karşılaşmak da mümkündür. Meselâ; çoğu zaman banklarda yatan, ama bir dönem kirasını ödeyemediği hâlde bir kadının pansiyonunda kalan kahramanın, resmen kovulsa da pansiyonda bir gece daha kalabilmek için her şeyi kulak ardı ettiği görülüyor. Aslında burada bir süre daha kalmak istemesi, yazmakta olduğu makalesini tamamlayıp parasını almak ve gecikmiş kirasını fazlasıyla ödeyebilmek içindir. Neticede bunu başarır ve onurunu kurtarmış olur.

Romanda kahramanın açlığı öyle bir raddeye varır ki, okurken tüylerimiz diken diken olur. Parmağından kanını emmesi, bir kasaptan rica ederek aldığı birkaç kemiği gizli gizli kemirerek karnını doyurmaya çalışması, parası olduğu nadir günlerden birinde bir lokantada yediği yemeği midesinin kabul etmemesi üzerine kusması okuyucuda tarifi mümkün olmayan hisler oluşmasına neden olur. Açlığın insan üzerindeki etkilerini oldukça başarılı şekilde anlatarak, okuyucuyu kendi iç dünyasına davet eder. Ayrıca, yazılarının dergiye veya gazeteye kabul edilip edilmeyeceği kararını umutla beklerken yaşadığı heyecanı, aynı şekilde okuyucuya da ustalıkla yansıtır.

Açlık; her türlü olumsuz koşullara, hatta en kötülerine; açlığa, evsizliğe, soğukla mücadelelere rağmen yazmaktan vazgeçmeyen bir idealistin romanıdır. Knut Hamsun’un gururu, hırsı, ahlâkı, cömertliği ve içinde bulunduğu olumsuz durumlara rağmen iyimserliği takdire şayandır. Zorluklara karşı mücadele etmenin gerekliliği, romanın verdiği ana mesaj olsa da, romandan çıkarılabilecek onlarca sonuç vardır. Çevirisini Behçet Necatigil’in yaptığı Açlık, oldukça sade ve duru bir Türkçe ile hazırlanmış, kolay okunabilir bir kitaptır. Öte yandan, yazma sürecindeki ruh hâlini çok iyi yansıttığı için, yazar olmak isteyen herkesin okuması gerektiğine inandığım bir başyapıttır.

[1] “Knut Hamsun’a Norveçlilerin Tepkisi”, http://hukukvizyon.net/knut-hamsuna-norveclilerin-tepkisi/, ET: 05.03.2018

Knut Hamsun, Çeviren: Behçet Necatigil, İstanbul, Varlık Yayınları, 41. Basım, Kasım 2017, 158 Sayfa

Yazar: Ömer KARABAYIR

0 0 kere oylandı
İçeriği Değerlendir