Tarihte Fütüvvet ve Ahilik kitabı Umut Güner’in tüm boyutları ile Fütüvvet ve Ahilik konusunu bizlere aktardığı eseri. Yazar eserine önce Fütüvvet ne demektir sorusunun cevabını vererek başlıyor. Fütüvvet’in, İslam coğrafyasında yiğitlik ve cömertliğin karşılığını olduğunu, şövalyelik kurumu; Ortaçağ Batı dünyası ile nasıl özdeşleşmişse Fütüvvet’te Ortaçağ İslam dünyasının bir kurumu olduğunu belirtiyor. Fütüvvet, cahiliye devrinde mevcut olduğu gibi, İslam’ın gelişi ile varlığını sürdürmeye devam etmiş her dönemde her coğrafyadan da etkilenmiş Eski İran, Türkler ve Arapların fütüvvet’e katkıları olmuştur. Yazar Fütüvvet kavramı üzerine Lügati (sözlük anlamı), Istılahi (özel anlamı) , tarihi tahliller ile derinlik kazandırmış sonra tarihte Fütüvvet başlığı ile Cahiliye, Asr-ı Saadet ve Hulefa-i Raşidin dönemlerindeki sürecine ardından Emeviler ve Abbasiler dönemine ve oradan da Anadolu’ya gelişi üzerinde durmuştur.
Fütüvvet kavramını yapısal olarak da ele alan Umut Güner, dini, siyasi, sosyal ve kültürel bir müessese olarak da Fütüvvet kavramını inceleyip konu hakkında doyurucu bilgiler sunmuştur.
Fütüvvettin muhtevası çizen fütüvvetin erkân ve adabı hakkında bilgiler veren Fütüvvetnameleri; Sufi, Fütüvvet teşkilatına ait ve Ahi Loncaları diye sınıflandırarak bu kaynaklar hakkında da teferruatlı bilgiler sunmuştur.
İkinci Bölümde Ahilik kavramı tahliline girişip Fütüvvet kavramında olduğu gibi Ahilik konusunu da lügati, ıstılahı, tarihi tahliller bakımından incelemiştir. Ahiliğin tarihi üzerine devam eden bölümde ahiliğin kökeni ve Fütüvvet teşkilatının Anadolu’da ahilik olarak yeniden kurulup gelişmesinde büyük emeği ve ağırlığı olan bizim daha çok Ahi Evren olarak bildiğimiz Şeyh Nasiru’d-Din Mahmud el-Hoyi’nin hayatı Ahilik müessesini kurma çalışmalarını bizlere göstermiştir.
Yazar, Anadolu’da Ahiliğin kuruluşun sağlayan etkenleri belli bir kalıba sokmayıp geniş açıdan bakmış siyasi, ekonomik ve toplumsal açılardan incelemiştir. Oğuzların, 11. yüzyılda Ön ve Orta Asya’dan Anadolu’ya büyük göçü olmuştur. Göç ettikleri yerlerde var olan Bizans ve Ermeni esnaf ve sanatkârların ticaret hayatında etkinlikleri yanında Türkmenlerin gelmesi ile birlikte rekabet ortaya çıkmış bu rekabetten Türkmenlerin galip çıkması ve üretilen ürünlerin kalitesinin bozulmaması bunun yanında Türkmenlerin yeni yerleşmeleri ve önceki düzenlerini kurmuş Ermeni ve Bizans esnafın yanında daha hızlı büyümeleri gelişmeleri adına birlikte hareket etmek için bir arada durma mecburiyetinden ahi teşkilatları oluşturup etrafında kenetlenmişlerdir.
Bu arada Anadolu Selçuklu Devletinin yönetimindeki zafiyetler dolayısı ile hırsızlar, zorbalar, eşkıyalara karşı mücadelede, şehir ve köylerin güvenliğinde de ahiler büyük roller üstlenmişlerdir. Yeni bölgelerin fethi ve o bölgelerin Türkleştirilmesi İslamlaştırılması ihtiyacı ile konargöçerlerin yerleşik hayata geçişinde ahiler faydalı olmuşlardır.
Ticaret yollarının güvenliği, kervansarayların inşası, Türk topraklarına gelen yabancı tüccarların haklarının korunması, ihtiyaçlarının karşılanması ve misafir edilmesi ihtiyaçları da ahilik teşkilatının kurulup gelişmesinde etkili olmuştur.
Umut Güner, eserinde Ahiler ile Mevleviler arasında güç ve otorite mücadelesine değinerek dini bir zümre olan Mevlevilerin zamanla siyasi hayatta etkin olmaları devlet içinde kadrolaşmaları ve Moğol işgali döneminde Moğollar ile işbirliği içersinde olmaları Ahiler ile Mevlevileri karşı karşıya getirmiştir. Yazar burada pek bilmediğimiz Mevleviler ile Ahiler arasında çekişmeleri değinirken Mevlana Celaleddin Rumi’nin Mesnevisinde düşman olarak Ahileri gördüğünü de kaynak göstermekte ve o dönemin eserlerinde de bu konuyu kaynaklarla anlatmaktadır.
Mevlana taraftarları ile Ahi Evren taraftarları arasındaki kavgadan bahisle Mevlana Celaleddin Rumi’nin hocası Şems-i Tebrizinin öldürülmesinde baş sorumlunun Ahi Evren olduğu, Mevlana Celaleddin Rumi’ni Moğollar hakkında iyi insan olduklarına dair Moğolların atlarının dahi oruç tuttuğunu böylece Moğol işgalini meşru zemine oturtarak halkın Moğollara cephe almasının önüne geçildiğine değinmiştir.
Mevlevilerin Ahiler ve Türkmenler üzerinde baskıları uzun yıllar sürmüştür. Ahilerin faaliyetleri kısıtlanmış, Tekke ve Medreseler ellerinden alınmış, Ahi ve ilim adamları Suriye ve Mısır gibi ülkeler ile Anadolu’da uç bölgelere göç etmişlerdir. Mevlana’ya bağlanmayı reddeden Ahilerin sürüleri ellerinden alınmış, malları yağmalanmıştır. Mevleviler ile Türkmenler arasında bu mücadele bazı dönemlerde şiddetlenmiştir. Anadolu Selçuklu Devletinin dinamiklerini oluşturan ahilerin katledilmesi, ilmi faaliyetlerin kısıtlanması ve uç bölgelere göçleri Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasını sağlayan etkenlerden en önemlilerdendir.
Umut Güner sonraki bölümde Ahiler ile Kalenderiler arasında güç ve otorite mücadelesine değinerek işe Kalender’in ne demek olduğu belirtip, Kalenderileri bizlere tanıtıyor. Kalenderilerin, Anadolu Selçuklu Devletindeki konumundan bahisle Ahiler ile olan ilişkilerini, Kalenderilerin Moğollar ile bağlantılarına değiniyor. Sonraki bölümde de Ahi Evren kimdir sorusuna cevap verip hakkında malumatlı bilgiler verdikten sonra eserlerine değiniyor ve burada ilginç olan benim gibi çok kimsenin de bilmediği bilgiyi de bizimle paylaşıyor yazar. Bugün halk arasında Nasrettin Hoca’ya mal edilen çoğu fıkra ve mizah mahsulü ürünün aslında Şeyh Nasirü’d-din Mahmut yani Ahi Evren’e ait olduğu bilgisi.
Ahilik teşkilatı erkeklere hitap ederken kadınlar için Bacıyan-ı Rum teşkilatları kadınlara hitap ederdi bu konuda detaylı bir şekilde bilgi verilerek Fatma Bacı hakkında bilgiler ile giriş yapılıp Bacıyan-ı Rum teşkilatının çalışmalarından bahsedilmektedir.
Seyahatname niteliğindeki eseri ile Ortaçağ Türk İslam dünyası için önemi tartışılmaz İbn Battuta’nın gözüyle de Ahilik üzerinde durulup seyyahın gözüyle yaşayan Ahiliği Anadolu coğrafyasında daha iyi öğrenme aradaki hikâyeler ile daha da yakından görme şansı buluyoruz.
Yapısal olarak Ahilik başlığı altında ahilerin dini yönden incelenmesi de pek doyurucu oluyor. Ahilerin dini yaşantıları, öğretileri, şamanizmle olan ilişkileri medreseleri ve halka verdikleri din eğitimleri, cenaze törenleri ayrıntılı bir şekilde veriliyor. Sırasıyla sosyal ve siyasi incelemeleri yapıldıktan sonra son bölüm Türk İslam Devletinde ahilik başlığı altında Anadolu Selçuklu Devletinde Ahilik beylikler dönemi ve Osmanlı kuruluş döneminde Ahilik müessesinin durumu ile eser pek doyurucu oluyor.
Fütüvvet ve Ahilik kitabı konu üzerinde merakı olanların merakını giderecek, hacmi bakımından ve anlatımı ile sıkılmadan ve üstüne hiç duymadığınız bilgileriyle de iyi ki okumuşum diyeceğiniz bir kitap.
Umut GÜNER, İstanbul, Ötüken Neşriyat, 1.Basım, 2017, 167 Sayfa, ISBN: 978-605-155-622-2
Yazar: Fatih OĞHAN