Novruz Necefoğlu, 1954 yılında kardeşimiz Azerbaycan’da dünyaya geldi. Bakü Devlet Üniversitesi Cumhurbaşkanlığı Yöneticilik Akademisini bitirdi. Hikâye ve makaleleri Azerbaycan’da pek çok dergi ve gazete haricinde Türkiye’de de “Kardeş Kalemler, Hece, Berceste, Çıngı” gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanmıştır. “ Bir Kış Günü Hatırası, Yolların Uzadığı Gün, Dünya Duracak Yer Değil, Çaresiz Yolcu” kitaplarının sahibi olan Necefoğlu’nun bir dizi şiirleri de bestelenerek kendisine şiir ve nağme müellifi unvanını vermiştir. Şair ve yazarlığının yanı sıra üst düzey bir yönetici olan Necefoğlu, Şabran valiliği görevini yürütmüştür.
Azerbaycan Edebiyatı’nın ve Azerbaycan’ın bir temsili olan bu kitabın yazarı kadar Türkiye Türkçesi’ne çevirerek bizlerce okunmasına vesile olan İmdat Avşar’dan bahsetmeden geçemeyiz. İmdat Avşar, 1967 yılında Kırşehir’in Kaman ilçesinde dünyaya geldi. 1989 yılında Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Yüksekokulundan mezun olarak öğretmenliğe başladı. Malatya ve Erzurum illerinde bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra 1993-1997 yılları arasında tekrar tahsil hayatına döndü. Avşar’ın 2007 yılından bu yana yazdığı şiir ve hikâyeleri hem Türkiye hem de kadim Türk dünyasında pek çok kıymetli dergide yayınlanmıştır. Aynı zamanda Türk Dünyası’ndan pek çok eseri Türkiye Türkçesine çevirmiştir. Yazarımız, Azerbaycan Yazarlar Birliği, Avrasya Yazarlar Birliği ve Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği üyesidir.[1]
İmdat Avşar’ın takdim bölümünde belirttiği üzere “insan ve toprak” üzerine kurulu kitap, 194 sayfadan oluşmakta bünyesinde 16 farklı hikâyeyi barındırmaktadır.. Bu hikâyeler, yazarın insan yaşantısındaki en ince detayların ve toprağın gözlemlerinden mürekkeptir. Tanıtımımızda bu detaylara hikâyeler üzerinden örnekler vererek değineceğiz.
Kitabın ilk hikâyesi olan ve kitaba ismini veren Çaresiz Yolcu’da[2] bir ailenin yaylaya gidiş yolunda yaşadıkları Türkçenin en samimi sözcükleriyle anlatılmaktadır. Çok sayıda dipnotun verildiği bu hikâyede “Azerbaycan musikisinde kıvrak bir oyun havası olan vağzalıdan, Anadolu’da benzerleri görülen Kıztamam” ismine kadar pek çok kavramla karşılaşıyoruz. Bu kavramlar hikâyeyi anlamlandırmamızı kolaylaştırıyor. Hikâyede şahıslar günlük yaşamda olduğu gibi ancak mükemmeliyetçi bir karakter duruşu ile karşımıza çıkıyor. Çaresiz Yolcu’nun bu özelliği ile kitaptaki diğer tüm metinlerden ayrıldığını okumamızın ilerleyen safhalarında fark ediyoruz.
Bir Kış Günü Hatırası[3]… Bu metinde olağandışı doğallık ve enfes sıfatını hak eden bir üslup göze çarpıyor. Şu ifade, üslubun iddiada bulunduğumuz güzelliğine delil olacaktır diye düşünüyoruz; “Beni kucağına alan o hayaller, yılların ötesindeki çocukluğuma, soğuk bir kış gününe götürüyor beni…” Hemen diğer sayfada yine az evvel bahsettiğimiz doğallıkla, aslında bizden olanla, belki de kendimizle, özümüzle karşılaşıyoruz; “Sen malı davarı sulayıp yemlersin…” , “Emmine söyledim, emmingilin atını da al, bizim atın yanına koş ve Engeheran’a; Merdangile git.” Verdiğimiz iki örnek aslında kitabın geneline hâkim olan doğal üslubun birer parçasından ibarettir. Yazar, okuyucuyu yalnız bu üslup güzelliğinden öte kurgu ve doku ile de şaşırtmaktadır. “Rüya” adlı hikâyenin başında dördüncü mısrası olmayan bir kıta ile karşılaşıyorsunuz. İnsan ister istemez bunun bir eksiklik, yanlışlık olabileceğini düşünüyor. O kıta için kısaca eksik deyip geçtikten sonra kuvvetli bir olay örgüsü sizi içine çekiyor. Son paragrafa dek bir tek bu olayla haşır neşir olacağınızı sanıyorsunuz. Yalnız, o son paragrafta “Kan ter içinde uyandım” ifadesi yüzünüzde okkalı tokat etkisiyle eşdeğer bir etki uyandırıyor. İsmiyle müsemma bir hikâye olduğunu o an anlamakla olay örgüsünün gerçekliğiyle yarattığı şaşkınlık arasında kalıyorsunuz. Ve son satır sizi bir utanmaya sevk ediyor ki ona burada değinmeyecek, okuyucuya bırakacağız. Diğer hikâyeler için de benzer yorumları yapmak mümkün, ancak farklı detaylardan bahsetmeyerek kitabın okunması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Elbette yalnız üslup ve kurgudan öte özellikleri de mevcut kitabın. Bunlardan biri –ki bu özellik Bengü Yayınları’ndan çıkan tüm kitaplarda az ya da çok bulunur.- metin içinde geçen ve yabancısı olduğumuz kavramları dipnot olarak verilmesidir. Yazımızın başlarında değindiğimiz bu dipnotlar ufak detaylar gibi görünse de Türk dünyasından izler taşıyan eserlerdeki şahsiyetleri ve kurguyu anlamlandırmak için mutlak surette gereklidir. Öte yandan Türk dünyası kültürü ile yoğrulmuş Çaresiz Yolcu gibi eserler aracılığıyla bizlere önemli kültür ipuçları vermektedir. Azerbaycan edebiyatından çıkan bu eserde ufacık bir dipnot bile bizlere birbirinden uzak coğrafyalarda “ üst üste gelen kız çocuğundan sonra erkek evlat istendiğinde kızlara Yeter, Döndü, Kıztamam gibi isimler verilmesi” âdetinin büyük bir benzerlikle nasıl yaşatıldığını göstermektedir. Bu benzerlik ortak ve kadim olan Türk kültüründen başka bir şey değildir. Notların okuyucuda bir anlamlandırma sağlaması, kitabın doğduğu coğrafyadan izleri zihinlere nakşetmesi elbette kaliteli bir çeviri sayesindedir. Çaresiz Yolcu, Avrasya Yazarlar Birliği bünyesinde kurulan Bengü Yayınlarından çıkmış, ve şahsımızca okunmuş sekizinci kitaptır. Türk lehçeleri arasında çeviri yapmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bu lehçeler arasında görülen yalancı, tam, yarı kelime eşdeğerlikleri çevirileri zorlaştırmakta yahut bireyleri konuşma ve yazmada hataya sevk etmektedir. Diğer kitaplarda rastladığımız ufak çeviri hataları, yazım yanlışları bu kitapta görülmemiştir. İmdat Avşar’ın çevirdiği Çaresiz Yolcu, hem üslup ve kurgu hem de çeviri ve aktarım kusursuzluğu ile kaliteyi bizlere sunmaktadır. Bahsettiğimiz tüm sebeplerle, Azerbaycan edebiyatından bu kaliteli eser ve çeviri için yazar Novruz Necefoğlu ve İmdat Avşar’a teşekkür ediyoruz.
[1] https://www.antoloji.com/imdat-avsar/hayati/
[2] S. 7-54
[3] S. 55-68
Novruz NECEFOĞLU, Çeviren: İmdat AVŞAR, Bengü Yayınları, Mayıs 2012, 194 Sayfa, ISBN: 978-605-5988-53-1
Yazar: Ayfer GÜLER