Hüseyin Nihal Atsız – Hikâyeler

Hüseyin Nihal Atsız hep fikri yazıları, romanları ve şiirleriyle anılmış ve sevenlerinin gönüllerine bu eserleriyle taht kurmuştur. Onun hayatı boyunca neşrettiği az sayıdaki hikayesi (beş tane) çoğu kimseler tarafından bilinmemektedir. Onun diğer yönlerine nazaran daha zayıf kalmış olan hikâyeciliğine neredeyse hiç değinilmemiştir. İşte bu hikâyeler Ötüken Neşriyat tarafından derlenerek Ahmet Bican Ercilasun’un Atsız’ın Hikâyeleri başlıklı yazısının takdimiyle neşredildi. Kitabın okurla buluşması Ankara kitap fuarına denk geldiği için zaten kıymetli ve arşivlik bir nüsha olan eser daha yoğun bir ilgi ve taleple karşılandı. Okurlarda ve bilhassa Atsızsevelerde yoğun bir heyecan dalgası oluşturan eser hakkında okuyanlardan gelen yorumlar genelde olumlu nitelikte. Ancak daha az sayıda olmakla beraber olumsuz yorumlar da yapıldı.

Eserin başındaki Ahmet Bican Ercilasun makalesi hem hikâyeler hakkında okura önemli bilgiler sunuyor hem de hikayeleri tek tek ele alıyor. Hikâyelerin olay örgüsüne dair ve sonuna dair okumadan önce bilgi edinmek istemeyenlerin bu bölümü sona saklaması daha yerinde olabilir. Ancak neler olacağı bilinse de olayları Atsız’ın kaleminden okumak ayrı bir keyif. Eserdeki hikâyelerden dördü 1931 yılında neşredilmiş ancak Ahmet Bican Ercilasun bu hikayelerin kullanılan dil ve üsluptan ötürü daha önce yazıldığı fikrinde.(s.10) Bu hikayelerin isimleri şöyle: Dönüş, Şehitlerin Duası, Erkek, Kız, İki Onbaşı. Kitapta yer alan son hikaye ise 1941 de yazılıp 1966’da neşredilen Bozdoğanla Sarıyılan hikayesi. Ahmet Bican Ercilasun Dönüş, Şehitlerin Duası ve İki Onbaşı adlı hikâyeleri savaşı doğrudan ya da dolaylı olarak konu alan hikâyeler olarak niteliyor diğer iki hikayeyi bunun dışında bırakıyor. Belki I. Dünya Savaşından Sakarya veya İstiklal savaşından bahsetmiyor diğer iki hikâye ama savaştan tamamen uzakta kurulmuş hikâyeler oldukları söylenebilir mi? Dönüş Birinci Dünya Savaşı’ndan köyüne dönen bir askeri ve onu bekleyenleri konu alıyor, Şehitlerin Duası ise bir cephe gerisi hikâyesi: babası ve ağabeyi savaşlarda şehit olmuş bir kız öğrencinin hayatına dair. İki Onbaşı Galiçya cephesinde geçiyor. Bu hikâyede Atsız’ın savaş ve düşmanlık üzerine yaptığı bir takım mülahazalar bulunmakta. Erkek, Kız isimli hikaye ise bir aşk hikayesi olarak görünüyor. “olarak görünüyor” çünkü hayatı bir kavga, mücadele olarak anlayan ve yaşayan Atsız’ın bu duruşundan aşk da nasibini almış. Zira iki kahramanın birbirlerine karşı tavrı iki savaşçıyı andırıyor. Üstelik bu kazananın olmadığı bir savaş. Okuyanları aşk ve gurur üzerine düşünmeye sevk eden hikayede geçen “Hayat kısadır… Neticeler çabuk alınmalıdır…” ifadesi tam olarak Atsızvari bir şekilde cesareti öğütlüyor. Son olarak Her Çağın Masalı: Bozdoğanla Sarıyılan diğer hikayelerden dil ve üslup olarak neredeyse tamemen farklı. Önceki hikayelerde tercih edilen şimdiki zaman çekimi bu hikayede yerini geçmiş zamanın hikayesine bırakıyor. Diyebiliriz ki Atsız bu hikayede önceki hikayelerde anlatmaya çalıştığı şeyi daha geniş bir çerçevede alegorik şekilde ele alıyor. Bozdoğan ve Sarıyılan’da somutlaştırdığı fikirler ve davranışlar üzerinden okurun hayatın özüne ilişkin soyut ilkelere varmasını sağlıyor.

Nihayetinde Ahmet Bican Ercilasun’un da dediği üzere hikayelerin hepsinde de Atsız var. Başka bir yazar daha yoktur ki mürekkebine bu denli kan, can ve ruh katabilsin. Ustalık eserlerinin gölgede bıraktığı ilk hikayelerinde bile o ruhu bulmak mümkün. İnsan için erdem olarak sayılabilecek ne varsa hikayelerini meydana getiren ruh onlardan mürekkeptir. Cesaret, doğruluk, bilgelik, kararlılık, adalet, savaşçılık… ve onun karakterinde var olan diğer erdemler bu hikayelerde de kendini göstermektedir. Eserin sonunda yer alan cümleler adeta doğrudan onu anlatır gibi. Çünkü o yılan gibi yükselenlerin karşısında doğanca mücadele etti ve düşüşü de bir doğan gibi oldu.

Hüseyin Nihal Atsız, Ötüken Neşriyat, 1. Baskı, İstanbul, 2018, 68 Sayfa, ISBN: 978-605-155-660-4

Yazar: Semanur ULU

0 0 kere oylandı
İçeriği Değerlendir