Sanayi Devrimi, pek çok sosyolojik olguyu beraberinde getirmiştir. Sanayi vâsıtasıyla büyüyen şehirler; mekanik üretime dayalı bir ekonomik sistemin belirmesi; toplumsal yapının bozulup insanî değerlerin ayaklar altına alınması gibi hususlar, burada ifade edilebilir. Mekanik alanda yaşanan gelişmeler ise, özellikle askerî alanda büyük değişimlere zemin hazırlamıştır. Böylece yeni savaş âletlerinin icadı, zırhlı gemilerin inşası, hâlihazırdaki topların modernizasyonu vukua gelmiştir. Savaşlarda yitirilen insan sayısı da askerî alanda yaşanan gelişmelerin bir neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların yaralanmaları veyahut canlarını kaybetmeleri üzerine, Avrupa’da ve Osmanlı’da birtakım toplumsal hareketler gündeme gelmiştir. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de zikredilen toplumsal teşebbüslerden bir tanesidir.
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Avrupa’da yaşanan gelişmelerin bir tezahürü olarak kurulmuştur. İlk ismi “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” olan Hilâl-i Ahmer; Salîb-i Ahmer (Kızıl Haç) teşkilâtında olduğu gibi birtakım gelişmeleri süreç içerisinde tecrübe etmiştir. Başlangıçta askerî amaçla kurulmuş olan cemiyet, toplumsal çöküntünün yaşandığı dönemlerde ve doğal âfetlerde de görevler üstlenmeyi, kendisine borç olarak görmüştür. Osmanlı’dan günümüze değin her türlü sıkıntılı durumda milletinin yaralarını sarmayı ihmâl etmeyen cemiyet, bu özelliğini dünyanın çeşitli bölgelerinde de sergilemiştir. Bu bağlamda; tarihî hâdiseler itibarıyla da beynelmilel bir yapı olarak görebileceğimiz Hilâl-i Ahmer, pek çok yerde adından söz ettirmiştir. Bunun bir sonucu olarak insanlarda merak uyandıran cemiyet, kuruluşundan günümüze değin pek çok esere konu olmuştur. Bahse konu eserlerden bir tanesi de Ahmed Midhat Efendi’nin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti isimli eseridir.
Edebiyatımızın güçlü kalemlerinden olan Ahmed Midhat Efendi, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ni konu edinen bir eser de kaleme almıştır. Edebiyat alanında verdiği eserlerden farklı olarak; alana dâir araştırmaların yapılmış olduğu bu eser, Avrupa ve Osmanlı dâhilindeki çeşitli raporlar üzerinden ilerlemektedir. Mahiyeti itibarıyla küçük bir kitap hüviyetinde bulunan eser, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin kurulmasına giden süreç; kuruluşun dayanak noktası olan Cenevre Sözleşmesi’nin imzalanması (1865); Osmanlı İmparatorluğu’nun yoğun ve yıpratıcı geçen savaş yıllarının (1876, 1877-78) cemiyete tesiri gibi ana hatlar üzerinden gitmektedir. Bir dönem Hilâl-i Ahmer’de görev alan ve hatta cemiyete başkanlık yapması dahi gündeme gelen (s. 8) Ahmed Midhat’ın verdiği bilgiler, Kızılay’ın tarihine yönelik araştırmalarda önemi haiz hususlardır.
Ahmed Midhat Efendi, kaleme aldığı eserde pek çok veri paylaşmıştır. Bu veriler arasında, cemiyetin yönetimini sağlayan heyetler; cemiyetin şubeleri ve şubelerin reisleri (s.v76-77); cemiyette görev alan âzâlar ve görevleri; cemiyete ait nizamnâmeler gibi önemi haiz evrak bulunmaktadır. Bunlara ilâveten, Hilâl-i Ahmer için toplanan yardımlar (s. 78-79), hangi coğrafyadan ne kadarlık yardım toplandığı (s. 79), toplanan yardımın nasıl harcandığı (s. 80) gibi sayısal veriler de mevcuttur. Kısa sürede geliştirilen cemiyetin seyyar ve dâimî hastaneler teşekkül ettiği ve bu hastaneler için gerekli edevâtın da teminine yönelik çalışmaların ne suretle icra edildiği bahislerine temas edilmiştir. Verilen mücadelenin olumlu neticeler meydana getirdiğini vurgulayan Ahmed Midhat Efendi, kurulan hastanelerde tedâvi edilen yaralı sayılarını eserine eklemiştir (s. 90). Bununla beraber; eserini, zikrolunan başarıyı işaret edecek şekilde sonlandırmıştır: “… Hilâl-i Ahmer’in tedâvi eylemiş olduğu efrâd-ı asâkirin mikdârı yirmi beş bin raddesine varmaktadır ki âdetâ mükemmel bir kolordu demektir.” (s. 91).
Osmanlı İmparatorluğu’nda yetişmiş bir edibimiz olan Ahmed Midhat Efendi, içerisinde yaşadığı dönemin hususiyetlerine göre eserler üretmiştir. Eserlerinde halkın daha rahat anlayabileceği bir üslûp kullanmayı tercih etmiştir. Ancak, vermiş olduğu eserler ilk hâliyle okunduğunda; eserlerdeki dilin, bugüne göre ağır mahiyette olduğu kanaatine varılacaktır. Pek tabiî olan bu durum, 1879 yılında yayımlanmış olup Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ni konu edinen eserinde de kendisini göstermektedir. Arşiv ve kütüphanelerde unutulmaya yüz tutmuş olan eseri yıllar sonra tekrar yayımlayan Mustafa Akay ise, eserin diline dokunmamıştır. Tarihî kaynak olması hasebiyle mânidar olan bu tutumdan ötürü; eser, tarih ilmiyle çok fazla alâkadar olmayan veya eski Türkçe ile yazılmış edebî eserlerle haşır-neşir olmayan okurlar için sıkıcı olacaktır. Bununla birlikte Mustafa Akay, eserin 125 sayfalık orijinal nüshasında yapılan yazım yanlışlarını düzeltmiş ve yaptığı düzeltmeleri dipnotlar vâsıtasıyla açıklamıştır.
Netice itibarıyla; Ahmed Midhat Efendi tarafından kaleme alınan eser, konu hakkında vermiş olduğu birincil bilgilerle, hâlihazırda mevcut bulunan literatüre “kaynak” sıfatıyla katkı sağlayan bir çalışmadır. Ayrıyeten Ahmed Midhat’ın, şehâdet ettiği dönem ve Avrupa’daki Salîb-i Ahmer ile Hilâl-i Ahmer hususundaki tespitleri, tarihî gerçeklikler bağlamında değerlendirilmeyi hak eder mahiyettedir. Cemiyet hakkında vermiş olduğu bilgiler ve hazırlayanın, eserin diline müdahale etmemesi göz önüne alındığında; Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Kızılay tarihine dâir okunması gereken eserlerden bir tanesidir, diyebiliriz.
Ahmed Midhat Efendi, Yay. Haz.: Mustafa Akay, Vakıfbank Kültür Yayınları, İstanbul, 2022, 91 Sayfa, ISBN: 978-625-7447-61-4.
Yazar: Samet YILDIZ