Tuncer Günay – Bir Sefarad Bilgesi Halil Bezmen

“Hayatımı yazsam roman olurdu” diye geçmişte yaşadıklarını efsaneleştirmek isteyenlerin bir sözü vardır.  Aslında her yaşam hikayesi bir romana konu olabilecek potansiyeli içinde taşır. Romanlardaki karakterler, bünyelerinde barındırdıkları hikâyeleriyle, başlı başına bir âlem görünümüyle, adlarından bolca söz ettirerek edebiyat tarihinde unutulmaz olurlar. Esasında işin sırrı müellifin kaleminin gücündedir. Sıradan bir hikâye, yazanın maharetiyle destana dönüşür. Bir de kurgu ile alakası olmayan ama tasarlanacak tüm metinlere ilham olabilecek kadar gerçek hayat hikayelerinin varlığı vakidir. Edebî bir tür olan biyografi burada devreye girerek, kurgu üstü bir seviyeden okura seslenerek hem anlatılan hayatı hem de edebiyatı ihya eder.

“Bir Sefarad Bilgesi Halil Bezmen” isimli kitabı ile Tuncer Günay, roman olabilecek bir hayatı kaleminin gücüyle layıkıyla biyografik olarak inşa ederken gizli kalmış gerçekleri de ifşa ederek okurunu aydınlatmayı amaç edinir. Tabii Günay’ın giriştiği bu işin yükü ağırdır. Zira hedef alınan Halil Bezmen medyada hep olumsuz olarak boy gösteren, hakkında olumlu fikir oluşturabilecek bir yargıya ulaşmanın pek mümkün olmadığı biridir.  Hatta ele alınan biyografiyi yazmadan önce “Sen nasıl olur da böyle bir adam için kitap yazarsın?” minvalinde eleştirilir. Fakat doğruya ulaşarak haklıya hakkını teslim etme istidadı Günay’ı fazlasıyla zorladığından böyle bir eser yazmaya karar verir.

Öncelikle Günay’ın çok iyi bir araştırmacı olduğunu belirtmek gerekir. Biyografik bir metin yazılıyorsa zaten iyi bir araştırmayla ele alınan hayatın didik didik edilmesi zarurettir. Fakat işin daha zoru; hedef alınan yaşamın basit bir anlatımla izah edilemeyeceği durumlarda ortaya çıkar. Misal bir tarihî şahsiyet hakkında on kelamdan dokuzu olumsuz ise ve siz farklı olduğunu düşünüyorsanız suyun akış yönünün tersine kürek çekmeniz gerekir. Zira bir hayat hikayesinde savunulan doğruya ulaşmak mümkün değilse, ya daha önce gerçeğin peşine gerektiği gibi düşülmemiş ya da yalan taşlaşmış olup bu noktadan sonra okurun ikna edilmesi için yalın anlatımdan fazlası gereklidir.

Günay’ın kalemi Bezmen’in hayatını anlatırken durağan değildir. Verilen her bilginin altının doldurulması için önemli bir emek verilmiştir. Aslında biyografik metinlerde geçen bazı bilgiler dipnotlar vasıtasıyla verilerek fazla bahsedilmeksizin geçilir. Ama Günay, tersine âdeta bütün arka planı içine alacak şekilde anlatısını genişletmiştir. Anlatılan olay geçmiş-gelecek ekseninde eldeki bütün materyallerle bezenerek sunulmuştur. Üstelik Günay’ın tarihî referans noktaları geçmişin derinliklerine kadar uzanır. Misal, Bezmen’in Sefarad göçmeni olması mevzusu, 1492’de İspanya’daki olaylardan (Reconquista) başlanarak detaylı bir şekilde anlatılmıştır.

Yine Bezmenlerin Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren güçlenen sanayici bir aile olması, ülkenin ekonomisinin gelişim basamaklarının içinde bulunması münasebetiyle yakın tarihin kırılma noktalarının da dikkatli takibi zarurettir. Günay bu sayede Bezmen’in hayatından yola çıkarak, bir kurumsal yapı olan Santral Holding, ek olarak daha genel manada Türkiye ve ekonomisinin tarihini satır aralarında okuruna sunar. Misal 1929 Ekonomik Buhranı, 6-7 Eylül Olayları, Varlık Vergisi, 12 Eylül Darbesi vb. tarihî olaylara satırlarda rastlamak mümkündür.

Her ne kadar kitap Halil Bezmen’in hayatına odaklansa da onun şirketi Mensucat Santral’e yapılan operasyonu merkeze alır. Kitabın yarıya yakın kısmında, Bezmen’e karşı yapılan yıkıma ilişkin ayrıntılara yer verilir. Günay bu bilgileri verirken hissiyatının kendisini boğmasına izin vermeden kalemini objektif bir biçimde oynatır. Hatta karşıt fikirleri direkt olarak vermekten çekinmez. Bu amaçla holdingin önceki patronu Halil Bezmen’in babası Fuat Bezmen’in oğlunu hedef alan zıt fikirleri açık bir şekilde sunulur.

Günay, Halil Bezmen’in çok iyi takipçisi olduğunu eserlerinden verdiği alıntılarla kanıtlar. Hatta öyle ki anlatısının kilit noktalarında Bezmen’i layıkıyla konuşturur. Bezmen’in hayata dair derin tespitleri öylesine etkilidir ki, Günay onu “Sefarad Bilgesi” olarak nitelendirir. Eserin geneline yansıyan Bezmen’in fikirleri eserin pragmatik yönünü de ortaya çıkarır. Türkiye’deki iş yaşamına ilişkin yapılan tespitlerin gözden kaçırılmayacak kadar kıymetli olduğu ilk olarak göze çarpar. Misal Halil Bezmen, emsaline az rastlanır bir eğitimle iş hayatına hazırlanırken dedesinin (Nazım Bey) kulağa küpe olacak direktifleri âdeta bilgeliğin bilgece beslendiğini kanıtlar niteliktedir.

Bu arada araştırmalarla pek kolay bulunmayacak bir veri de vardır ki biyografisi yazılacak şahsın fikrî hikâyesidir. İnsan, bazen farklı yollara girebildiği gibi farklı duygu düşünce gömleklerini de sırtına geçirebilir. Esasında bu fikrî kırılmalar kolay fark edilebilecek şekilde davranışlara aksetmez. Ama biri vardır ki hedef alınan insanın yazdıklarına iyi kötü yansır. Günay, Bezmen’in fikrî dalgalanmalarını, onun kaleme aldığı düşüncelerinden yola çıkarak iyi bir şekilde yansıtır. Hatta Bezmen’in başka mecralarda bölük pörçük rastlanacak düşünsel macerasının tamamını ortaya koymaya çalışır.

Günay’ın kalemini bu kadar iyi oynatması onun Bezmen’le yüz yüze irtibatının olduğuna hamledilebilir. Ama işin açığı Günay, Bezmen’le hiç yüz yüze konuşmamıştır. Günümüzde nehir söyleşi tarzında yapılan biyografik kitaplarla Günay’ın eseri arasında belirgin farklılıklar vardır. Söyleşi tarzı eserlerde çoğu zaman, hedef alınan biyografi karakteri soru-cevap metoduyla konuşturulur. Bu tip röportajların olduğu eserlerde yazar için emek vermenin çoğu zaman bir anlamı yoktur. Çünkü eğer sorular iyi hazırlanmışsa her şey cevapların içinde mevcuttur. Günay’ın eserinde ise belirgin bir emek söz konusudur.

Eserin biçim olarak genelde iyi bir Türkçeyle, yalın ve açık bir dille kaleme alındığı belirgindir. Anlatılan olayların tarihî bilgilerle harmanlanarak sunulması sayesinde eserin bazen edebî bir roman havası verdiği görülür. Ayrıca sürükleyici olaylar silsilesi okurun sonuca daha dikkatli odaklanmasının önünü açar. Bununla birlikte eserde göze batacak şekilde imla hatalarının olduğunu belirtmek gerekir. Özellikle satır sonlarında kelimelerin uygun olmayan şekilde bölünmesi dikkatli okurların gözüne takılacak seviyededir. Kitabın içeriğine halel getirmeyecek bu hataların olmaması beklenti dahilindedir.

Sonuçta; yazılsa roman olacak bir hayat Tuncer Günay tarafından gerektiği gibi kaleme alınmıştır. Günay, yazmış olduğu bu hayat hikayesiyle tarihe not düşmek, ezber bozmak, haklıyı haksızı ayırmak iddiasını gütmüştür. Herkes biyografi yazar ama herkes Günay’ın yazdığı gibi emek sarf ederek, cesurca yazmayı göze alamaz.

Tuncer Günay

Alter Yayıncılık, İstanbul, 2022, 316 Sayfa ISBN:978-605-191-199-1

Yazar: Zafer SARAÇ

5 1 oy
İçeriği Değerlendir